Bu yazımda çok sevdiğim bir kitabı değerlendirmek istedim. Bu kitap Joanne Greenberg’in ‘Sana gül bahçesi vadetmedim’ romanı. Romanı 2019 haziranında ve harika bir deneyimle okudum. Çünkü bu kitabı 22 saatlik Batman’dan Ankara’ya olan tren yolculuğum boyunca okudum. ‘Güzün ortasında, bitek çiftlik arazilerinden, sokaklarında sararıp kızaran ağaçların canlı renklerinin yansıdığı eski ve yabansı kasabalardan geçip gidiyorlardı arabalarıyla’ diye başlayan bu roman Deborah adlı karakterin yaşamından bir kesit sunuyor.
Deborah henüz on altı yaşında olan ve diğer insanlardan ‘farklı’ olarak adlandırabileceğimiz bir karakter.Fazlasıyla iç dünyasında yaşayan, içinde bulunduğu dünyayla iletişimi kopma derecesine gelen ve kendi iç dünyasını yaratan bir karakter olarak çıkıyor karşımıza. Deborah şizofreni hastası bir genç kadındır. Hastalığından kaynaklı yaşadığı sıkıntılar onun dünyasını çok farklı kılmaktadır. Dünyadan kopmuş Yr krallığı dediği tahminimce ‘yeraltı krallığı’ ile iletişime başlamış bir genç kadın. Hastalığı nedeniyle fazlasıyla acı çeken Deborah’ı bir akıl hastanesine yatırmak zorunda kalıyor ailesi. İşte, tam da bu noktada başlıyor her şey. Hastanede onunla ilgilenen Dr. Friedle arasında çok ilginç bir iletişim başlıyor. Deborah Dr. Fried’e içini açmaya başlıyor. Bir gün Deborah çektiği acılardan dolayı Dr. Fried ile tartışırken dünyanın adaletsizliğinden söz edince Dr. Fried ona şöyle diyor: ‘sana gül bahçesi vadetmedim ben. Hiçbir zaman kusursuz bir adalet vadetmedim’.
İşte roman bu noktada beni çok etkilemişti. Gerçekten de hayat hiçbir zaman kusursuz olmadı ve olmayacakta. Yaşadığımız sorunlar bizi ‘farklı’ kılabilir ama şunu unutmamalıyız ki hayat bize hiçbir zaman gül bahçesi vadetmiyor. Önemli olan bizim inanmamız ve yaşamaya istediğimiz şekilde yaşamaya çalışmamızdır.
Bu konuşmadan sonra Deborah ve Dr. Fried arasındaki ilişki daha da derinleşiyor. Romanın beni etkileyen bir başka kısmında ise Deborah Dr. Fried’e ‘beni aldatmadığını kanıtla diyor’, Dr. Fried ise ‘kanıt zaman’ diyerek cevap veriyor. Aslında gerçekten de ‘zaman her şeyin ilacı’ derken belki de çok önemli ve doğru bir şey söylemiş oluyoruz. Hayatta hepimiz sorunlar yaşıyor ve bu yüzden beLki de acı çekebiliyoruz. Ama şunu hepimiz çok iyi biliyoruz ki zaman düşmanımız değil belki de gerçek dostumuzdur.
Dilan ER.
Comments